yürütmek — i 1) Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak 2) Gerektiği gibi yapmak, uygulamak İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar. 3) huk. Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak 4) nsz Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
saman altından su yürütmek — belli etmeden iş çevirmek, ortalığı karıştırmak Saman altından su yürüten, ürkek, kaypak görünüşlü insanoğlunu tanımışlığı var. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhakeme yürütmek — düşünmek, soruna bir çözüm aramak Ferit bu aralık kendi kendine muhakemeler yürütmüş... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahkâm yürütmek — bir sözden kendi anlayışına göre sonuçlar çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fikir yürütmek — bir konu üzerine düşüncesini söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hükmü geçmek (veya hüküm yürütmek) — 1) gücü yetmek, sözü geçmek Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur. C. S. Tarancı 2) geçerli, etkili durumunu yitirmek Soğukların hükmü geçti … Çağatay Osmanlı Sözlük
gemisini yürütmek — bir işi hiçbir engel tanımadan sürdürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl yürütmek — 1) herhangi bir konuda fikir vermek 2) tahminde bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yorıtmak — yürütmek, (ilâç) içini sürdürmek I, 115; III, 315 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
İSRÂ — Yürütmek, göndermek. * Gece seferi yapmak. * İrsâl etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük